MESDER Edebiyat ve Sanat Derneği, Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Yakup Poyraz’ı konuk etti. Yeni dönemin ilk programı, KSÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi ve MESDER işbirliği ile; 19.10.2024 Cumartesi günü saat 14.00 de “Mesder/Akademi Edebiyt Sohbetleri” ile başladı. Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Yakup Poyraz, düzenlenen programda katılımcılara “Berceste Beyitleri” anlattı.
Prof. Dr. Yakup Poyraz “Berceste Beyitleri” anlatırken şunları söyledi;
Eğer maksûd eserse mısra-ı berceste kâfidir (Râgıb Paşa)
Bizim bu topraklarda, Anadolu’da inşa ettiğimiz bin yıllık medeniyetimiz bir söz medeniyetidir.
Söz, hakikat, ahlak ve estetik boyutu olmak üzere üç temel esas üzerine bina edilir. Söz medeniyetimiz en güzel ifadesiyle kendisini divan şiirinde bulmuştur. Şiir sözün özü olduğu gibi şiirin özü de şiirin temel taşı, beyitlerdir. Özellikle de berceste beyitlerdir. Daha doğru bir ifadeyle bercesteli beyitlerdir.
Bercesteli beyit yapısı, içinde berceste mısra bulunduran özel bir beyit yapısıdır.
Berceste, Farsça “ber-cesten” fiilinden elde edilmiş bir ism-i mef’ûldür. Kelime, birleşik bir fiil olup, ‘cesten’ fiilinin önüne ber ön edatı getirilerek elde edilmiştir. Cesten fiilinin anlamı, ‘sıçramak, atlamak, atılmak, kaçmak, kurtulmak’ biçiminde olup, aynı fiilin önüne gelerek ona ‘üst, yukarı, üstüne, üzerinde’ anlamı katan ber ön edatı ile ber-cesten fiili elde edilmiştir. Aynı fiilden ism-i mef’ûl olarak elde edilmiş olan ber-ceste ise, ‘yukarı sıçramış, öne çıkmış, ileri atılmış’ demektir.
Öyleyse söylemesi ve dinlemesi hoş olan, herkesin beğenisini kazanan dilden dile dolaşan hatta zamanla söyleneni bile unutulan bazı beyitleri bu sıradan sayabiliriz.
Kimsesiz hiç kimse yok, her kimsenin var kimsesi
Kimsesiz kaldım, yetiş ey kimsesizler kimsesi
Bercesteli beyit, hemen her dönemde örneklerine rastlanmakla birlikte, 15. yüzyıl şairlerinin büyük ilgisini çekmiş, sonraki dönemde çok kullanılmamış ama Nabî ile beraber yeniden ilgi görmeye başlamış ve diğer dönemlerle kıyaslanmayacak kadar fazla rağbet edilmiş özel bir beyit yapısıdır.
Divan şiiri, 13. yüzyıl şairlerimizden Yûnus Emre’den başlayarak 18. yüzyılın sonlarında vefat eden Şeyh Galip’e kadar uzanan billur bir sel gibidir.
Fuzûlî, Bakî, Nef’î, Nailî, Nedîm, Nabî ve Şeyh Galip gibi güçlü şahsiyetler, söz medeniyetini temsil eden önemli söz ustaları bercesteli beyitler irad etmişlerdir.
Hatta bu billur çizgiyi aruzla yazılan ilk Türkçe şiir kitabı Kutadgu Bilig’e kadar götürebiliriz:
Andan yeğrek ne vardır kişi bile kendüzün
Kendüzün bilen kişi kamulardan ol güzin (Yusuf Has Hacip)
[Kişinin kendisini bilmesinden üstün ne olabilir? Kendini bilen herkesten yüce bir mevki elde eder, seçkin olur.]
Bu örneklerin binlercesi şairlerin divanlarında bizleri beklemektedir. Ancak biz, dünya meydanında, gökkubbesinde hoş seda bırakanlardan şeyh Galip’in unutulmaz çağlar aşan berceste beytiyle sözümüze son verelim zatınıza hoşça bakın…
Hoşça bak zatına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dide-i ekvan olan âdemsin sen (Seyh Galib)
[Sen kendine çok iyi bak, çünkü sen âlemin özü, kainatın gözbebeği olan insansın.]
Berceste Beyitler’in anlatıldığı programa, Kahramanmaraşlı yazar ve şairin yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı. Dekanımız, Dernek Başkanı Ali Avgın’a ve tüm katılımcılara ayrı ayrı teşekkür etti.
.jpg)
.jpg)
.jpg)
.jpg)